Kaderin Kırmızı İpliği
- neslisah
- 12 Eyl 2021
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Tem
İki insanın kaderi, sonsuza kadar birbirine bağlıdır; kopmayacak bir iple...

"Denizler, bilinmeyen ülkeler, adını bilmediğim caddeler... Belki yeşillikler içinde, belki tuzlu kokulu, belki de adımlarımın izini sürerek ulaşabileceğim bir yerde, kader ipliğimin serçe parmağıma bağlandığı bir nokta var. Gözlerimle göremediğim bu ip, senden uzaklaştıkça gerilecek, yaşadıklarıma veya senin yaşadıklarına göre düğümlenecek. Ama yeri, zamanı gelene kadar, yani buluştuğumuz anı bekleyene dek asla kopmayacak."
Kaderin kırmızı ipliği, Çin mitolojisinde kök salmış bir inanıştır. Efsanelere göre, Evlilik ve Ay Tanrısı olan Yue Xia Lao, ruh eşi olan insanları ayak bileklerinden görünmez bir kırmızı iplikle bağlar ve sonunda bu kişiler evlenirmiş. Yani hayatın boyunca kaç kez aşık olursan ol, bu ip seni kaderindeki gerçek aşkına götürürmüş.
Zamanla, Uzak Doğu'da bu ip efsanesi büyük bir sembol haline gelmiştir. Çin mitolojisinde ayak bileklerine bağlı olan ip inancı, Japon mitolojisinde ise serçe parmaklarına bağlanır.
Bu efsaneye göre, her birimizin serçe parmağı, bizi tarih yazacak başka bir kişiye götürecek görünmez kırmızı bir ipe bağlıdır. İpin bağlı olduğu yer veya hikayeler değişebilir, ancak değişmeyen tek şey, iki insanın kaderini birbirine bağlaması ve asla kopmamasıdır. Kırmızı ip, zaman zaman dolanabilir, büzülebilir veya gerilebilir, ancak kesinlikle kopmaz.
Bu hikaye, iki ruhun hikayesinden daha estetiktir. Kalbi ve serçe parmağı birbirine bağlayan damarın keşfedildiği an ortaya çıkar. Birçok kültürde, iki kişi serçe parmaklarını çaprazlayarak birbirlerine vaatlerde bulunurlar ve bunun nedeni budur.
Kalpten eline doğru uzanan ince damar, başka birinin kalbinde sona ermek üzere görünmez bir şekilde uzanır. Ancak diğer aşk batıl inançlarından farklı olarak, Japon inancında bu durum, sadece çiftlerle veya kaderinde bulunması gereken tek bir kişiyle sınırlı değildir.
Bizler, tarih yazmak için varız, yardıma ihtiyaç duyan herkese elimizden geleni yapmak için. Serçe parmağımızdan çıkan kırmızı iplerle onlara bağlanıyoruz. Kırmızı ip miti, ontolojik hayal gücünün bir ifadesidir. Çünkü çiftler arasındaki ilişkiler, samimi bağlantılar ve yaşadığımız tüm küçük hikayeler, rastgele zaferler veya tesadüfler değildir. Hepsi önceden belirlenmiş bir olay örgüsünün parçalarıdır. İpler, doğduğumuz anda bize verilen ancak kaderimizi kendimizin ördüğü bir yolun sembolüdür.
Kırmızı İpliğin Hikayesi
Bir eşsiz Japon efsanesi, ayda yaşayan ve geceleyin Dünya'ya inerek akraba ruhlarını birleştirmek için çıktığı yolculuklara çıkan yaşlı bir adamı anlatır. Takeshi adındaki bu yaşlı adam, birbirinden öğrenecek bir şeyleri olan insanları bulmak için sürekli arayış içerisindedir. Bulduğu her bir ruhu kırmızı bir iplikle bağlar ve bu sayede onların yollarını kaybetmemelerini sağlar.
Ancak bu efsane sadece akraba ruhlar arasındaki bağları değil, aynı zamanda her insanın hayatındaki ilişkileri simgeler. Kırmızı ipler, her birimizin birbirimize bağlı olduğunu ve karşılaştığımız herkesin hayatımızda önemli bir rol oynadığını gösterir. Bu bağlar, tesadüfi görünen karşılaşmaların bile aslında bir amacı ve anlamı olduğunu anlatır.
Bu eşsiz hikaye, her bir ilişkinin bir başkasına bağlı olduğunu ve her karşılaşmanın bize bir şeyler kattığını vurgular. Takeshi, akraba ruhlarını bulduğunda onlardan öğrenir ve kendi yaşamına anlam katar. İnsanlar arasındaki bu kırmızı ipler, her bir ilişkinin önemini ve her adımın bir hedefe doğru ilerlememize yardımcı olduğunu hatırlatır.
Kırmızı iplerin bir başkasında son bulduğu gerçeği, hayatta geçici ilişkilerin de değerli olduğunu kabul etmeyi gerektirir. Her karşılaşma, bir süreliğine bile olsa hayatımızda bir iz bırakır. Bu efsane, insanların hayatta hatalar yapabileceğini ve bazen rotalarını kaybedebileceğini anlatır. Ancak bu yanlış adımların bile bizi farklı aşk hedeflerine yönlendirdiğini ve deneyimlerimizin bizi geliştirdiğini gösterir.
Sonuç olarak, bu eşsiz Japon efsanesi, Takeshi'nin kırmızı ipleri aracılığıyla her birimizin birbirine bağlı olduğunu anlatır. İnsanlar arasındaki ilişkilerin önemini ve her bir karşılaşmanın bir anlamı olduğunu hatırlatır. Hiçbir deneyim boşa gitmez ve her adım, bizi farklı aşk hedeflerine yönlendiren bir rotayı takip eder. Bu efsane, yaşamın karmaşıklığı içinde bir teselli sunar ve insanların yolculuklarında yanlış kararlar olmadığını, her adımın bizi kendi benliğimize doğru ilerlettiğini öğretir.
Bir eşsiz Çin efsanesi, bir gece, ayın ışığı altında yürüyen genç bir çocuk, etrafında dolaşan gizemli bir atmosfer hisseder. Birden, önünde beliren yaşlı bir adamla karşılaşır. Yaşlı adam, çocuğa yaklaşarak kırmızı bir ipliği gösterir ve bu ipliğin kaderindeki özel birine bağlı olduğunu söyler. Çocuğun ileride karısı olacak kızı gösterir ve bu kızın kaderindeki kişi olduğunu açıklar.
Ancak genç çocuk, evlilik ve kader konularına ilgisi olmayan bir ruha sahiptir. Şaşkınlıkla yaşlı adama bakar ve eline bir taş alarak, onu kıza fırlatır ve kaçar. Bu beklenmedik tepkiyle, kızın kaderi değişir ve iplerin orijinal hikayede olduğu gibi bağlanmamasıyla birlikte yeni bir yolculuğa başlar.
Yıllar sonra, büyümüş olan çocuk ailesi tarafından bir düğün için hazırlık yapılırken, hayatının aşkını henüz görmeden evleneceğini öğrenir. Geleneklere göre gelinin yüzü bir örtüyle kaplıdır ve düğün gecesi yüzündeki örtüyle kocasını beklemektedir. Çocuk odasına geldiğinde, merak içinde örtüyü kaldırır ve gözleri önünde parlayan güzellik karşısında büyülenir. Ancak gördüğü güzellik kadar dikkatini çeken şey, gelinin yüzündeki tek bir kaşın üzerindeki süslemedir.
Çocuk, kaşındaki süsün anlamını merak eder ve karısına neden böyle bir süs taktığını sorar. Kadın, küçükken bir çocuğun ona taş attığını ve taşın kaşına isabet edip iz bıraktığını anlatır. İzden rahatsız olan ve onu gizlemek isteyen kız, izi örtmek için kaşına bir süs takmıştır. Çocuk, bu hikayeden etkilenir ve o gece genç kızın yaşamına dair daha fazla bilgi alırken, aslında taşı atan çocuğun kendisi olduğunu keşfeder.
Bu benzersiz hikaye, iplerin başlangıçta bağlandığı kaderin değişebileceğini ve yaşamın sürprizlerle dolu olduğunu anlatır.
Comentários